Heretik Toplumsallıklar Kollektifemeyeni

Thursday, April 30, 2009

DELEUZE ve SANATLAR


Konferans Dizisi: DELEUZE ve SANATLAR
Akbank Sanat Beyoğlu
5 Mayıs 2009, Salı 18:00
Akbank Sanat'ta düzenlenen bu konferans dizisinde yapısalcılık-sonrası-teorinin yani postyapısalcı felsefe'nin öncü ismi Fransız filozof Deleuze'nin ve çalışmalarının sanatla olan ilişkisi farklı yönleriyle ele alınıyor.

4 Mayıs Pazartesi, saat: 18.00 - René SCHÉRER
‘Samuel Butler'ın "Erewhon"adlı hikayesi sadece ‘’hiçbir yer’’ değil, ama aynı zamanda şimdi ve burada anlamına mı gelmekte?’

5 Mayıs Salı, saat: 18.00 - Éric ALLIEZ
‘Organsız beden nasıl yapılır?’ Ernesto Neto’nun Anti-Leviathan'ı

6 Mayıs Çarşamba, saat: 18.00 - David LAPOUJADE
Deleuze ve Guattari'nin duygulara ve algılara bakışındaki sanatsal ifade

7 Mayıs Perşembe, saat: 18.00 - Jean-Paul MANGANARO
Fellini'nin Poe' nun bir olağanüstü hikayesi Toby Dammit' ten yola çıkarak dünyaya verdiği güzel bir cevap

8 Mayıs Cuma, saat: 18.00 - Ahmet SOYSAL
Deleuze ve müzik

9 Mayıs Cumartesi, saat: 15.00 - Ali AKAY
‘Kafka'nın minör edebiyatı beraberinde güncel sanatta minör politikalara yol açmakta mı?’
Konferansta simültane çeviri yapılacaktır.

* Konferansta simültane çeviri yapılacaktır.
* Etkinlik Ücretsizdir.

fotonun alakası yok içimden geldi

Wednesday, April 29, 2009

"Kant wrote like a pig..."


alemin en hardcore hanımağalarından Avital Ronell bacımızın ŞURADA çok güzel bir röportajı var.

"But the Kant satellite traces or picks up signals from Kant's tortured relation to writing. Kant wrote like a pig, and he talks about it all the time. He is the first philosopher to have wanted to be an author, which is something Jean-Luc Nancy writes about in "Logodaedalus." What interested me is the way Kant does end up prescribing that a true and good philosopher will be more or less a bad writer and will not indulge in certain forms of wordplay and joyous resignification. For Kant, this decision was an agony and a renunciation. He had to renounce being a beautiful writer, a femme writer, and he becomes totally butch. He is very clear about this: he says I can't run around in pink ballet slippers, and I can't have honey–the kind you give to children to get them to drink something that they don't want to drink, like medicine or aesthetics. Real philosophy has to dispense with and renounce writing, being a beautiful writer, a true author. Of course, he also wanted to be this author that he says he renounced. So he feels he's in control of it. To the extent that he had to renounce it, it was something that he initiated. In any case, it is a tortured and charming itinerary of anxiety about not being a good writer. Henceforth, philosophy required it; it is the writing requirement for philosophy: that you be a bad writer. Anyone who writes "beautifully," so to speak, then as now, is stoned, ridiculed, and feminized. This requirement is a Kantian legacy; it's his bequest. "

Friday, April 24, 2009

frontispicium



çekirdek çit. tekrar, tekrar, farkı aç, açları doyur, doyanları deş, deşilenleri aç, açılan farkları kapa, tekrar, tekrar. geçsin, mevsim.

Saturday, April 18, 2009

"and the future is unclear. Let see!"

Listen to me, Doctor, all my life I have seen nothing but sick people and madmen. Wherever I look, the worn and the dying look at me. All the billions of the human race spread over five continents are nothing but a vast community of the dying. (Bernhard, Gargoyles, 145)


paramparça kalpler demiştin, mitdaseinın [birarada-orada-bulunmak] ötekilere açılışında yaşanan kesişmeden kesişme, körebesi cemaatin sonlu hayatlara dair. Bernhard'da diyor ya "You were never truly together with one you loved until the person in question was dead and actually inside you." (gargoyles, 17). sormak istiyorum sorgusuz sualsiz.

"I sought a soul that might resemble mine, and I couldn't find it. I scanned all the crannies of the earth: my perseverane was useless. Yet I could not remain alone... It was morning." (Maldoror, p.93).

ve biraradalığımız sükut üzre açılıyor

"silence is the prudent lawfullness of making silent. silence is the logic of philosophy in sofar as it asks the basic question from another beginning. It seeks the the truth of the essencing of Being [Seyn]-and this truth is the beckoning-suggestive concealment (the mystery) of the appropriative event [Ereignis]" (Beitrage'dan)

sesler, sabahlar; cesetler "gözlerinin çıplaklığıyla, eşyayı sıkı sıkıya kavramış ellerini ötekine doğru dönüp açarak, öbürünün sesiyle tedirginleşmiş sesinin zırhlarından soyunmuş zayıflığıyla açar kişi kendini ötekine" (Lingis, 19).

Varlığın kalbi atıyor, at-mak, bizi bizden size atıyor, havalandık sabahtı.
"Hence the ecstatical projection of Being must be made possible by some primordial way in which ecstatical temporality temporalizes" (being and time, 488)

let see.


gargoyles vintage, maldoror'da exact change baskısı. lingis ortak bir şeyleri olmayanların ortaklığı

Marx & Engels Toplu Eserleri

bebişim Marx'ın ve (azbuçuk denyo) kankası Engels'in toplu eserleri 50 cilt halinde 1500 pound'muş. annem beni öldürür.






Collected Works In fifty volumes

Karl Marx and Frederick Engels

cover save £900 when you buy the complete set.

This definitive English language edition, is nowcompleted and contains all the works of Marx and Engels, whether published during their lifetimes or since, including their complete correspondence and newly discovered works. Almost every volume contains material published for the first time in English and this edition is the most complete in any language.
Published to date: volumes 1 - 50. Contents

'Whatever the state of current politics, Karl Marx remains one of the great thinkers of the modern world.' E J Hobsbawm

'...indispensable to anyone with a serious interest in Marx, Marxism and the 19th century...it is unlikely that this edition of the Collected Works will ever need to be replaced.' EJ Hobsbawm, New Society

'The translation...is masterly; not only faultless but immensely readable and displaying a fine ingenuity in making sense of the more abstruse - or merely tougher - Teutonic constructions.' Sunday Times

Volumes 1-50 @ £48.00 each. The total cost of all 50 volumes is £2,400 but we are offering them here for £1,500 (£100 UK p&p - £200 overseas p&p) - a discount of more than 33% on the cover price.

ISBNs available on request please order by title/volume
You can buy a single volume here

Price: £1,500.00

Friday, April 17, 2009

Derek Jarman'ın "Wittgenstein" çalışması



Türkçe'de Nisan Yayınları'ndan Meltem Ahıska'nın çevirdiği son filminin, Blue, skriptiyle bilinen (bu lafa da bitiyorum, formel ilişkilere kafiye, society of strangers'a nazire) İngiliz yönetmen Derek Jarman'ın Wittgenstein çalışması.

Kültür Endüstrisi'nden


Adorno ve Horkheimer'ın Aydınlanmanın Diyalektiğinden

"The culture industry perpetually cheats its consumers of what it perpetually promises. The promissory note which, with its plots and staging, it draws on pleasure is endlessly prolonged; the promise, which is actually all the spectacle consists of, is illusory: all it actually confirms is that the real point will never be reached, that the diner must be satisfied with the menu. In front of the appetite stimulated by all those brilliant names and images there is finally set no more than a commendation of the depressing everyday world it sought to escape. Of course works of art were not sexual exhibitions either. However, by representing deprivation as negative, they retracted, as it were, the prostitution of the impulse and rescued by mediation what was denied.

The secret of aesthetic sublimation is its representation of fulfilment as a broken promise. The culture industry does not sublimate; it represses. By repeatedly exposing the objects of desire, breasts in a clinging sweater or the naked torso of the athletic hero, it only stimulates the unsublimated forepleasure which habitual deprivation has long since reduced to a masochistic semblance. There is no erotic situation which, while insinuating and exciting, does not fail to indicate unmistakably that things can never go that far."

not, üşendiğimden Jephcott'un [Stanford UP, '02] harika çevirisinden aktarmadım, marxists org link dan arakladım.

Bilge Karasu Çevirileri


Bilge Karasu'nun uzun zamandır kayıplarda olan bir çevirisi daha basıldı:

Sessiz Bir Ölüm

Simone de Beauvoir
İmge Kitabevi
link

Umutla diğer kayıp çevirilerin de yeni baskılarını bekliyoruz.

Lorca'dan çevirdiği Gül Kasidesi

Gülün istediği
Değildi şafak
Dalının üstünde, ölümsüzcesine,

Bir başkaydı aradığı.

Gülün istediği
Bilgi değildi, gölge değildi
Uykuyla ten sınırında

Bir başkaydı aradığı.

Gülün istediği
Gül değildi
Göklerde, durgun,

Bir başkaydı aradığı.

pessoa'nın bi bildiği var.

To live is to be other. It’s not even possible to feel, if one feels today what he felt yesterday. To feel today what one felt yesterday isn’t to feel - it’s to remember today what was felt yesterday, to be today’s living corpse of what yesterday was lived and lost.

Fernando Pessoa, from The Book of Disquiet

elaine'e huzursuzluğun kitabı'nın ne zamandır aklımda dönüp duran birkaç cümlesini yolladım. bu kısmı internetten bulabilmek için canım çıktıydı da hatırladığım kadarını kafamdan ingilizceye çevirerek başardıydım sonunda. kitaplarımdan uzakta olmam nedeniyle yaşadığım dantel küçük burjuva acılarımı esefle paylaşırım.
ne diyordum, elaine'in aklına da xiu xiu'nun fast car yorumu takılmış bunun üzerine. bir de pessoa'nın lizbon'daki heykelini ararken yapıştırma stencil'lar buldum, heykelden daha çok sevdim, bi sokağa girince anam karşıdan sıkıntılı yarim gelir gibi.
böyle bir hezeyan kolektifemeyenimizdir.

Wednesday, April 15, 2009

Sloterdijk Notları 1


1.
Sloterdijk'in Yuvarlar projesi, Aby Warburg'un "insan ifadelerinin tarihsel psikolojisi" [historical psychology of human expression] amacıyla örtüşür. Didi-Huberman'ın Warburg kitabında anlattığı üzere Warburg için de temel mesele mekanın nasıl anlamlandırıldığı ve bu anlmalrın kareografisi. Warburg bu kareografiler üzerinden, dünyaya verilen düzen üzerinden sosyal, siyasi, iktisadi düzenleri okur. benzer bir şekilde sloterdijk, Heidegger'in Varlık ve Zaman'dan sonra Varlık ve Mekan'ı yazmalıydı derken, kastettiği tüm bu tarihsel psikolojinin (bu anlamda sinik aklın eleştirisindeki sloterdijk'le de okunabilir) mekanla ilişkiselliği. tam da bu noktada Nietzschean sanat tarihçimizin [warburg] izinde Sloterdijk Nietzsche'nin Materyalizmi: Düşünür Sahnede'yi yazmıştır (fikrindeyim).

imaj Warburg'un Hopi yerlileri üzerine çalışmasından.

Monday, April 13, 2009

"yokluğumun görünmez izleri" ya da gölgeler


.

insan
Jean-Philippe Toussaint'ı okuyunca merak etmeden duramıyor "göğe bakma durağı"nı okuyup okumadığını


ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım

falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım

senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin, bir ellerim yeter belleyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım

---
Blanchot, Öteye Adım Yok Ötesi'nde (Ayrıntı, çev. Nami Başer, sf.36)

  • Bir yerde, dönüşün yasasını -Aynı Olanın Ebedi Dönüşünü-, harekete dönüşür dönüşmez, dönüşün titizliğini, her şeyden önce yazı barındırır, dönüş, yazının zamanına dönüşür, bu yasa -yasadışı yasa- zamanın zamanlılığını bize benimseterek (en edilgen bir edilgenlikle öteye adıma teslim olmamızı sağlayarak) her varlığı, her şimdiki zamanı yok etmekte, böylelikle kendisinin ortaya çıkmasını sağlayan durumu, yeri durdurmakta, yok etmektedir... gelecekte ancak şimdi olamayan dönecektir (şiir bunu yakalamya çalışır), aynı şekilde geçmişe dönen aslında geçmişte hiçbir zaman bir şimdi olmayandır (anlatı bunu yakalamaya çalışır).

Jean-Philippe Toussaint'ı okudukça merak etmeden duramıyor "göğe bakma durağı"nı okuyup okumadığını

Toussaint'da bir röportajında

MR: Why do you write fiction?

JPT: I write novels because of the times we live in. The novel evolved in such a way that it has become a very free genre, which allows for all kinds of variations and forms. Nowadays, the novel is the only literary genre that is visible, available to the public. If I’d lived a century earlier, I probably would have written poetry.



diyor.
Soru bu ifadeler şimdiliğin hangi sınırında bizi biz-olmayana teslim edecek, nasıl bir formda mırıltısını duyacağız physis'in? romanın zamanında müşterek olan ne?

p.s. nami başer çevirisi ingilizce'sinden daha iyi.

Sunday, April 12, 2009

psikanaliz öldü diyorlar


"psikanaliz öldü"
bu ifadeyi son bir haftada ikinci kez duyuyorum ve şaşırıyorum insanların libidinal ekonomilerine sona erdirmek isteyen öznenin kendi kendini kuruşunu beş paralık edip merkezsizliği öznesiz öznelliği söyleyen devrime yüz çevirmek isteyişlerini cognitive science'la yeniden "kendi" olmak arzularını dolu olmak sonsuz olmak koskoca bir BEN olmak, duygulanıma kapanmak, duyguları anlamları dünyayı haritala tüm bir şimdiyi hep bir şimdiyi yaşa; "bütün hakikatlerin hikaye olduğu, bütün hikayelerin sahte olduğu dönemde şimdiki zaman yoktur, sadece güncel olan vardır" Blanchot, Öteye Adım Yok Ötesi, Aytıntı, sf.79

Monday, April 6, 2009

7. Marksizmi Yeniden Düşünmek Sempozyumu


New Marxian Times


New Marxian Times is dedicated to exploring the possibilities and challenges of Marxism for understanding and engaging with the contemporary world. Neoliberal capitalism, long criticized by Marxists and others on the Left, is now going through its own long-term economic and social crises. What new possibilities do these crises create for Marxist and other progressive ideas and visions? How does Marxism, and left-wing thought more generally, need to be rethought to respond to these challenges? Decades of declining real wages with rising levels of exploitation and economic inequality, increasingly unaffordable energy costs, and a loss of the illusion of middle-class status characterize large parts of the world, in the North as well as the South. Declining state support for social welfare programs, privatization and deregulation, record levels of migration of people, growing urban slums, and increasingly authoritarian state interventions in the lives of ordinary citizens have become the norm in the past two decades. Concurrently, multiple environmental crises (from climate change and global warming to increasing food insecurity, water shortages and health challenges) have been receiving increased attention. From the anti-elite sentiments expressed in response to the bailout of the financial industries to emerging anti-immigrant and nationalist efforts and ethnic and religious-based movements, average people are feeling both angrier and more insecure in response to current conditions. And the elites have few if any answers to the economic and social crises that beset the existing national and international orders. Perhaps coalescing in the financial crisis acknowledged in the autumn of 2008, these dynamics represent both a significant crisis for currently constituted capitalism and modes of governance as well as a set of challenges and possibilities for all of us concerned with working towards a non-exploitative and more equitable world. In that light, we are seeking intellectual, political, and cultural works that address the possible contributions that Marxist ideas and forms of analysis can make in responding to the challenges of these new times. Human rights, democracy, environmental concerns, new organizing movements in South America and elsewhere throughout the globe, the growth of social activisms represented as anarchist, anti-imperialist, or in response to globalization, workers subjectivities and movements, contradictions within emerging and transitional economies, emergent nationalisms, and debt and the credit crises all represent possible areas for contributions to new thinking about the role of Marxist theories, cultures, and politics in today’s world. We strongly encourage papers that address these topics in relation to the global south. Of course, we also understand the vital importance of analyzing history in order to help us to understand and respond to contemporary conditions. To understand the new, we must reflect upon and learn from the old. In that light, we are also interested in panels and papers that emphasize historical analysis such as the history of Marxism(s), labor history, historical analysis of academia, histories of social movements and political practices, the historical development of Marxist/Socialist feminism, imperialisms, and the historical relationships between class and race- based movements.


AYRINTILI BİLGİ

obama ve türkülerimiz


notr, hibrid, mutedil ikon ya da devletlesmis kurenin bedeni Obama baskanimiza
ulkemizde iki sarki yapildi, arz ederim:

1) Mustafa Topaloğlu

Obama Obama hoşgeldin Başkanlığa/ Barış getir
bu dünyaya Obama Obama/ Hoşgeldin Başkanlığa/ Durdur bu savaşları
bitsin artık gözyaşları/ Geri getir tüm umutları/ Obama Obama hoşgeldin
Başkanlığa... Ey insanlar/ Hepimiz Adem ile Havva'dan olmayız/ Hepimiz
kardeşiz/ Obama Obama hoşgeldin Başkanlığa...

ayrıntılar

2) Sefa Güneş

Afrika'nın aslanı âlemin kralısın/ Dünya'da barış için herkesi sarmalısın/
Muhammed'in torunu Hüseyin'in oğlusun/ Hak yolunda düzeni aleme
yayılsın/ Ah Obama Obama/ Sefa getirdin Obama/ Kanımız içildi kana
kana/ Dünya kriz izinde Somali aç ölüyor/ Güzelim Türkiye'de kardeş kanı akıyor/
Anadolu insanı sever adam olanı/ Kendi gibi dost bilir hal hatırını soranı...

ayrıntılar

Sunday, April 5, 2009

Hayaletler hiç uyumaz / Aramızda dolanırlar


bugün mevzu bahis oldu da siz sevimli casper'lar da merak edebilir diye düşündüm, ilm-i heyulaya dair ufak referanslar hazırladım

hauntology, specters, phantoms [indir] makalesi meselenin başına ve olmayan sonuna dair kafa yapan bir okuma

bir de örnek post-soviet hauntology [indir], sovyet terörünün kültürel hafızadaki yeri üzerine

bu alandaki temel metin Derrida'nın Marx'ın hayaletleri



not: bu arada De Certau'nu "tarih ve psikanaliz"ide iş bankasından çıktı (duyduğuma göre mustafa tüzel'in kapital çevirisi de yakında çıkacakmış) bas gaza aşkım bas gaza

fotoğraf

Saturday, April 4, 2009

Hardt'ın Marx, Deleuze & Guattari Okuma Notları


Yaşasın Kral (skandal!)


"Diğer devrimler sadece iktidarı ele geçirme tutkusuna gereksiniyordu; bizimki erdemleri zorunlu kılıyor. Bilgisizlik ve güç, diğer devrimeleri yeni bir zorbalığın içinde eritti. Adaletten türeyen bizim devrimimiz ancak onun bağrında huzur bulabilir"
Robespierre (nam-ı diğer incorruptible) Ayaklar Baş Olunca (Jakoben Söylevler) İlkeriş Yay., çev. İlhan Erman, sf.114

PERDE ARASI
Gökyüzü, tomar haline getirilen bir kitap gibi geri çekiliyor.
...

ÜBÜ: BOK HERİF! Adamlarım, yetişin!

gündüzlerin çoğulluğu, karanlığın kesafeti


Tarkovsky'nin yönettiği "Hamlet" oyunundan bu sahnede,
(-de: orada, sahne bizim için halihazırda ölü bir şimdinin temsilini sunar, bizi bize açar) dünyaya kör bakışla (buluşamayan ellerimiz yüzeylerle-saklan) sezgiden sıyrılmış (ve tam olarak sıyrılamayacak olmanın verdiği dehşetle büzülmüş) anlamanın 'boş'luğunda, bu boşluğu dolduran kavram karmaşası. hangi ortaklığımız bizi komün eyleyecek, (müşahidin şehadetine kim şahitlik edebilir ki? - Blanchot, A Voice from Elsewhere) hangi gündüzlere uyanırdık saatleri ayarlama enstitüsü olmasa, buluşmamızı sağlamasaydı iktidarın zamanında. bizim gündüzlerimizi, dünyaya tekil jestlerimizi birbirimize nasıl (s)(ıl)acağız?

Thursday, April 2, 2009

kollektifemeyinimizin uzaydan görünüşü



To think is to experiment, but experimentation is always that which is in the process of coming about -the new, remarkable, and interesting that replace the truth and are more demanding than it is. What is in the process of coming aobut is no more what ends than what begins. History is not experimentation of something that escapes history. Without history experimentation would remain indeterminate and unconditioned, but experimentatioon is not historical. It is philosophical.
Deleuze & Guattari - What is Philosophy?, Verso, sf.111 (burchell & tomlinson çevirisi)

altermodern


efendim, londra'da tate trinneal'in 2009 kuratörü Nicolas Bourriad son 20yılın en radikal sergilerinden birini düzenledi: Altermodern. kisa manifestosunu sizler için çevireyim dedim, buyrun:

Altermodern
Manifesto
POSTMODERNİZM ÖLMÜŞTÜR
yeni bir modernite meydana geliyor, küreselleşme çağiyla yeniden şekillenen - iktisadi, siyasi, kulturel cihetleriyle: altermodern kültür

artan iletisim, seyahat ve göç yaşama tarzimiza tesir ediyor

günlük hayatlarimiz kaotik ve bereketli [teeming] bir evrende gezintilerden mürekkep

Cokkültürlülük ve kimlik donusum* tarafindan yakalandi: sanatcilar artik küreselleşmiş bir kültür durumundan başlıyorlar

Bu yeni evrenselizm, çevirilerde, alt-yazida ve genelleştirilmiş dublajda temellenir

Günümüzün sanatı metnin ve resmin, zamanin ve mekanın birbirleriyle ördüğü bağlari araştırır

Sanatçılar küreselleşmiş bir algıya cevap veriyorlar. işaretlere doymuş kültürel manzarayı baştan başa geçiyorlar ve yeni patikalar üretiyorlar çoklu ifade ve iletisim formatlari arasinda

Tate Britain'daki 2009 Tate Triennial'i postmodernizmin sona erdigine dair bu ortak varsayıma dair bir tartismayi ve bizlerin meydana gelmekte olan küresel bir altermoderniteyi tecrübe ettiğimizi anlatir.


http://www.tate.org.uk/britain/exhibitions/altermodern/

Bu tartışma dört mesele etrafında dönüyor
1) postmodernizmin sonu
2) kültürel melezleşme
3) yeni formlar üretmek için seyahat
4) sanatın genişleyen formatları

---
* creolisation: degisime tabi olma, ozu degismek
---

Bourriad'nın başka bir konuşmasının özeti: [link]

Nicolas Bourriaud - Keynote

Modern, Postmodern, Altermodern?

Multicultural ideology pretends to resolve the problem of modernism from a quantitative point of view: more and more “cultural specificities” rear their heads, and, supposedly, this is positive. A new internationalist spirit has taken up the relay of the modernist universalism, but it lies in the internationalism of folklores and of “identities”. Artists are looking for a new modernity that would be based on translation : What matters today is to translate the cultural values of cultural groups and to connect them to the world network. This “reloading process” of modernism according to the 21st century issues could be called altermodernism, a movement connected to the creolisation of cultures and the fight for autonomy, but also the possibility of producing singularities in a more and more standardized world.

Nicolas Bourriaud, Director Palais de Tokyo, Paris



-----

Bourriad'nın türkçede iki kitabi mevcut
http://www.ideefixe.com/Kitap/urun_liste.asp?kid=82935&query=0&f=1

ingilizce sergi kataloğu:
http://www.amazon.com/Altermodern-Tate-Triennial-Nicolas-Bourriaud/dp/1854378171\
/ref=sr_1_2?ie=UTF8&s=books&qid=1238704679&sr=1-2